Bu Hafta Ne Öğrendim #28

Babalık testlerinde her zaman iki sonuçtan biri çıkar: Adam ya çocuğun babasıdır ya da değildir. Fakat Amerika New Jersey‘de ikiz çocukları için eski kocasına nafaka davası açan bir kadın ava giderken avlanmış. Bir şeylerden şüphelenip ikiz çocukları için babalık testi yaptıran adam, ikizlerden sadece birinin babası çıkmış. Merak etmeyin bu defa hastanede karışmamışlar. Tıpta, Türkçe çevirisi olmayan Superfecundation İkizleri diye bir kavram varmış ve bu kavram, ikiz çocukların annelerinin aynı, babalarının farklı olması anlamına geliyormuş. Bir kadın, kendisine ait yumurtanın döllenmesinden kısa süre sonra ikinci bir adamla ilişkiye girip başka bir döllenme daha gerçekleşirse işte o zaman bu anlattığım şey oluyormuş. 1992’de yapılan bir araştırmaya göre Amerika’da ikiz çocukları olan çiftlerin boşanma davalarının %2’sinden fazlasının sebebi “Superfecundation Twins” olayıymış.

blank

Bu arada ikiz gebelik oluşumu hakkında oldukça fazla bilgi edinmiş oldum ve biri kız, biri erkek olan ikizler için “bunlar tek yumurta mı yoksa çift yumurta ikizi mi?” diye sormanın son derece mantıksız olduğunu öğrendim. Çünkü tek yumurta ikizleri, cinsiyet de dahil olmak üzere genetik olarak %100 aynı oluyorlarmış. Bu durumda bu ikizler teknik olarak aynı cinsiyetten olmak zorundaymış. İkiz konusunu ayrı bir yazı olarak yayınlayacaktım ama siz sevmezsiniz diye yazmadım, güzelim konuyu karışık kuruyemiş ayarında verdim, helâl edin.

blank

Kitap koleksiyonculuğu ilginç bir uğraş. Mesela Ernest Hemingway’in The Sun Also Rises (Güneş de Doğar) adlı kitabının 1926’daki ilk baskısı, eğer iyi durumdaysa, kitap koleksiyoncuları arasında 2.500 dolara gidiyormuş. Bu kitabın bazı nüshalarında, 181. sayfanın 26. satırında “stopped” kelimesi yanlışlıkla üç P ile yazılmış. İşte bu kitaplardan birini bulursanız ufaktan zenginsiniz demektir. Çünkü değeri tam 60.000 dolarmış! 226 bin liraya tekabül ediyor. İnsanoğlu ne garip…

blank

George Orwell‘in yazdığı 1984 ve Hayvan Çiftliği adlı kitapların yayın haklarını, yazarın ölümünden sonra Amerikan istihbarat servisi CIA satın almış. Hatta daha sonra, Hayvan Çiftliği adlı kitabın filme uyarlanması için finansör olmuş. Adamlar çalışıyor.

31 Ekim 2002 tarihinde Madagaskar Ligi‘nde oynanan AS Adema – SO l’Emyrne futbol müsabakası 149-0 skorla bitmiş ve bu skor en yüksek maç skoru olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na girmeyi başarmış. Nasıl olmuş diyenler için özet geçmek gerekirse: İki takımın play-off turundaki bir önceki karşılaşmasında son dakikalara girerken SO l’Emyrne takımı 2-1 öndeymiş, hakem de AS Adema lehine penaltı vermiş. Tabi penaltı gol ile sonuçlanınca maç berabere bitmiş. Bizim elemanlar da ikinci maçta hakemi protesto etmek için böyle bir çılgınlık yapmış. Aferin.

Finlandiya‘da her yıl cep telefonu fırlatma dünya şampiyonası yapılıyormuş. Adamlardaki lükse bak. Bu spor dalında(!) dünya rekoru, 2014’te yaptığı 110,42 metrelik fırlatma ile Belçikalı sporcu Dries Feremans’a aitmiş.

blank

Olimpiyat sporlarında kulplu beygir diye bir dal varmış ve bu dalda yalnızca erkekler yarışırmış. Nedenini araştırdım, jimnastikte erkeklerin güç odaklı, kadınların ise denge odaklı dallarda yarışmaları gibi çok da tatmin etmeyen bir cevap buldum. Hayırlısı.

Türkiye’de sahaya yabancı cisimlerin atıldığı ilk maç 1935 yılında oynanan Galatasaray-Güneşspor maçıymış. Güneşspor, Galatasaray’dan ayrılan birkaç futbolcu tarafından kurulmuş bir takımmış ve iki takım arasında yaşanan gerginliklerin en yüksek noktaya ulaştığı o maçta Galatasaraylı taraftarlar protesto amacıyla sahaya ayva atmış. Bir an “ayvayı yemek” deyimi buradan mı geliyor diye düşündüm fakat araştırdım ki öyle değilmiş. Kısmet.

blank

Sri Lanka‘da iki dönem devlet başkanlığı yapan ve 2015 yılında sürpriz bir şekilde erken seçime giden Mahinda Rajapaksa seçimi kaybetmiş ve seçimden sonra bu erken seçim olayına falcısının tavsiyesiyle girdiğini itiraf etmiş. Ne adamlar var ya. Mis gibi devlet başkanısın be oğlum, ne falcısı, ne büyücüsü? Falcı da seçim sonuçlarıyla ilgili suçlamalar karşısında “Nostradamus bile yanılabiliyor” diyerek kendini savunmuş. Paralel falcı bu kesin.

Oxford Üniversitesi‘ndeki uzmanlar bir araştırma yapmış ve saat kaçta uyanmamız gerektiğini belirlemiş. Bilim adamlarına göre 10.00’dan önce işe gitmek ve mesaiye başlamak “işkence” niteliğindeymiş. Helal size be koçum! Araştırma dediğin böyle olur! Her sabah 8’de gitmem gereken işe 9’da gidiyorum, işten kovulursam bu haberi öne sürüp, aslında 1 saat erken geliyorum, bana işkence ettiğiniz halde bir şey demiyorum diye kendimi savunurum artık. Haftaya görüşelim.

Bu yazıyı paylaşmak istersin diye buraya renkli düğmeler koydum
blank
Blog Yazarı
Sezer İltekin
Bu konuyla ilgili bir fikriniz var mı?

13 Yorum
  • Yine çok güzel bir yazı olmuş.

    Ernest Hemingway’in Silahlara Veda adlı romanını okumuştum yıllar önce. Ona da talip çıkar mı ? :)

    BHNO kategorinin 2 yıl önce en büyük takipçilerinden biriydim verdiğim mola sonrası tekrar sanal aleme gelmenin mutluluğu ile eski yazılarını baştan sona okumaya çalışıyorum ve BHNO kategorinin sürekliliğini bekliyorum Sezer kardeş. :)

  • Bir solukta okudum yine, harikasınız:)

    “Bir kadın, kendisine ait yumurtanın döllenmesinden kısa süre sonra ikinci bir adamla ilişkiye girip başka bir döllenme daha gerçekleşirse işte o zaman bu anlattığım şey oluyormuş.”
    Peki ya aynı adamla olursa? Tekten ikize dönme ihtimali diye bir şey var mı? Çok mu cahilce bir soru oldu yoksa? :))))

  • Emeğine sağlık, güzel bir derleme olmuş yine. Elimden gelen katkıyı yapayım bari tam olsun.

    Sri Lanka’da yaşanan olay ilginç gelebilir. Ama bu mesele eski uygarlıklarda epey yaygındı. Lidya, Babil gibi eski uygarlıklarda kralların zaman zaman kahinlere danıştığı ve onlardan onay aldıktan sonra çeşitli kararlar aldıkları bilinmektedir. Savaşa gidilecekse kahine sorulurmuş, galibiyet öngörülürse savaşa gidilirmiş.

    Bende hadi canım oradan diyordum senin gibi başlangıçta ama eski uygarlıklarda epey yaygın bir şey olduğunu hatırlayınca modern toplum ve modern olmayan toplum arasındaki farkı düşünüp mümkün ya dedim kendi kendime.