Dünden Bugüne Kullandığım Cep Telefonları

Blogger dostlarımdan Ahmet Orhan, “İlk Telefonum ve Şimdiye Kadar Kullandığım Telefonlar” başlıklı bir yazı yazıp, yazının sonunda bizi mimlemiş. Kendisine telefon açıp, 24 saat içinde hesabıma hatrı sayılır bir para girişi olursa mimi cevaplayacağımı söyleyip, karşılık vermesine fırsat kalmadan telefonu kapattım. Şu an itibariyle sürenin bitmesine saatler kaldı. Baktım paranın geleceği yok, sevabına yazmaya karar verdim.

İlk cep telefonum, ağır savunma sanayiinde kullanılmak üzere üretilen fakat sonradan cep telefonu olarak kullanılmasına karar verilen “efsane kasa” Nokia 3310’du. Aslında bu 3310 babamın telefonuydu fakat o aralar dershaneye giderken sürekli yanıma aldığım için benim sayılabilirdi. Biraz daha geçmişe gidelim. Bir düğün salonunda plastik sandalyeye oturmuş, halay çekenlere baktığımı hatırlıyorum. Yaşı benden büyük, abi dediğimiz biri muhtemelen halay çekeceği için düşüp zarar görmesin diye telefonunu çıkartıp bir süreliğine tutmam için bana verdi. Nokia 3310 o zamanlar yeni çıkmış fakat henüz hiç yakından görmemiştim.

Telefona öylesine hayran kaldım ki anlatamam. Zaten çocukluğumdan beri elektronik cihazlara ve dolayısıyla teknolojiye aşırı meraklı ve ilgili bir yapım vardı. 3310 bulmuşken asla bırakmazdım. Adamdan izin bile almadan telefonu karıştırmaya başladım. Oyunlara girdim, yılana biraz aşinaydım fakat Bantumi’yi anlayamamıştım. Bu olayın üzerinden 15 sene geçti sanırım. Hala anlayamadım Bantumi’yi. Anlayan varsa beri gelsin.

Bugüne kadar kullandığım tüm cep telefonları.
Dünden bugüne cep telefonlarım. 2000 yılında babamın Nokia 3310’uyla başlayan macera, 2013 yılında paraya kıyıp bir Samsung Galaxy Note II almamla son buldu.

Aslında tüm yazının özeti bu satırların üzerinde duran resimde mevcut dostlar. Gördüğünüz üzere 15 yıl içinde 10 farklı telefon kullanmışım. Tamamen şahsıma ait olan ilk telefon ikinci sırada bulunan Nokia 3315. Bir öncekinden ne farkı var derseniz aslında pek bir farkı yok. Ama o zamanlardan daha takıntılıymışım demek ki. 3310 değil, on beş. Sonrakine bakıyoruz, Sony Ericsson T630. Dün gibi hatırlarım,  yaz tatilinde Veteriner kliniğinde çalışıp biriktirdiğim parayla Teknosa’dan 499 milyon TL’ye almıştım. Bu da aslında bir önceki efsane modeli olan T610’un bir üst modeli. Dediğim gibi, takıntılıyım.

Üçüncü sırada bulunan ve tam 4 sene kullandığım Sony Ericsson T630’un tam olarak 2 Megabyte hafızası vardı. Evet, dahili hafızası bu kadardı ve harici bir hafıza desteklenmiyordu. Bugün, 12 yıl sonra masamda tam 2 Terabyte’lık taşınabilir bir harddisk var. O hafızanın 1 milyon katından daha fazla. Ya da şimdiki cep telefonumun hafızasını ele alalım, 32 GB harici, 16 GB dahili hafıza ile T630’un tam 49 bin katı.

T630’un joystick tuşu ve sayısal tuş takımından bazıları tamamen bozulduğunda Kocaeli’de üniversitede okuyordum. HSBC Bankasından aldığım öğrencilere özel kredi kartının bana verdiği yetkiye dayanarak gidip taksitle Nokia 5300 Express Music aldım. Bu telefon çok iyiydi, hakkını vermeliyim. Az kahrımı çekmedi. Üniversiteden sonra okuduğum okulda kameralı telefon kullanmak yasak olduğu için 2008 yılında Nokia 5300’ı kardeşim Çağrı’ya verip, geçmişe döndüm ve en süpersonik özelliği el feneri olan Nokia 1200 kullanmaya başladım. Bu telefon tam bir telefondu işte. Telefon olduğunun bilincindeydi. Arardı, aranırdı, mesaj atardı. Başka da bir şeye karışmazdı. Okulu bitirip çalışmaya başladığımda bile bir süre bu telefonu kullanmaya devam ettim. Aramız çok iyiydi.

2011 yılında, ilk akıllı telefonumu ikinci el olarak satın aldım. Nokia e63. Bu telefonla birlikte telefonu sadece telefon olarak kullanmama alışkanlığına bulaşmış oldum. Ardından dokunmatiğe heves edip, Samsung’un eski nesil akıllı telefonlarından biriyle (yanlış hatırlamıyorsam Samsung Star’dı adı) takas ettim Nokia e63’ü. Bu takası yaptığıma pişman olduktan sonra e63’te alıştığım pratik kullanım deneyimini geri kazanmak için, sırf e63’e benziyor diye sağdan üçüncü sıradaki Nokia C3’ü sıfır olarak aldım. Tam bir tırt çıktı, e63 ile alakası yoktu. Yine pişman olup, bu telefonu kısa zaman sonra, zararına bir arkadaşıma sattım.

Nokia e63’te kaybettiğimi e72’de fazlasıyla buldum. Bu telefon hala bende duruyor ve bana göre tam bir efsanedir. Metal kasası, özelleştirilebilir, akıllı telefona yakışır bir işletim sistemi, ideal boyutu ve alıştığınızda bilgisayar klavyesi gibi kullanabildiğiniz yumuşak tuşlu klavyesiyle bu 10 telefon içinden, benden en yüksek puanı alabilecek bir telefondur. Fakat bir şekilde gelişen teknoloji yollarımızın ayrılmasına sebep olacaktı.

Sene 2013. Sokaktaki adam bile Google Play’den uygulamalar yükleyip, Foursquare’da check-in yaparken ben hala Nokia e72’mle romantik romantik takılıyordum. Bir teknoloji sevdalısı olarak bunca gelişmeden uzak kalmak zoruma gidiyordu. Fakat parmaklarım o ipeksi klavyeden ayrılıp, ne idüğü belirsiz dokunmatik bir ekrana dokunmak istemiyordu. O parmakları o klavyeden ayırmanın tek yolu vardı: Güzel bir akıllı telefon alıp aklını çelmek.

2013’te kendime bir sürpriz yaptım ve Samsung Galaxy Note II’ye bir çuval parayı gömdüm. Şu anda dönülmez akşamın ufkundayım ve akıllı telefon olmadan yaşamanın mümkün olmadığını düşünüyorum. Her şeyi akıllı telefon üzerinden yapıyorum. Oysa Nokia 1200’ım varken kuşlar kadar özgürdüm dostlar. Gece yorganın altında el fenerini açıp mutlu bile oluyordum.

Bu mimi İsmail, Emrah, Burak, Fatih ve Serdar‘a paslıyor, hepimize telefonlarımızdan daha akıllı bir yaşam diliyorum.

Bu yazıyı paylaşmak istersin diye buraya renkli düğmeler koydum
blank
Blog Yazarı
Sezer İltekin
Bu konuyla ilgili bir fikriniz var mı?

13 Yorum