Bu Hafta Ne Öğrendim #15

İstanbul’dan selamlar! Emir’in doğumu için İstanbul’a -ailemizin yanına- geldik. Bugün babalar günü ve ben de baba sayılırım artık. An itibariyle iftara tam bir saat kaldı ve bu hafta öğrendiklerimi hızlıca yazıya dökmeye başlamalıyım.

Adamlar Ecosia diye bir arama motoru yapmışlar. Google gibi hızlı çalışıyor. Siz bu sitede arama yaptığınızda, arama sonuçlarının arasında çıkan sponsor reklamlardan elde ettikleri gelirin %80’i ile ağaç dikiyorlarmış ve bugüne kadar 2 milyondan fazla ağaç dikmişler. Ne güzel bir proje. Ben de bundan sonra çok detaylı bir arama yapmadığım sürece bu siteyi kullanacağım.

Küba’da otostop çekmek için özel bekleme noktaları varmış, insanlar bu noktalarda ilk gelen ilk biner mantığıyla bekliyorlarmış. İşin ilginç kısmı da Küba’da devlete ait bir araç, otostop çeken birini gördüğünde eğer arabada boş yer varsa almak zorundaymış.

İnsanlar üretimine kendilerinin katıldıkları ürünlere, hazır olanlara göre daha fazla değer veriyormuş ve bunun bilimsel adına da IKEA etkisi demişler. Okuduktan sonra düşündüm de gerçekten öyle. Demonte bir ürünle bir – iki saat uğraşıp kendin kurunca daha bi değerli oluyor gerçekten.

ABD’nin Minneapolis şehrindeki Orfield Laboratuvarlarında bir “Yankısız Oda” bulunuyormuş ve bu odanın %99.99 oranında ses geçirmez yapısıyla dünyadaki en sessiz yer olma özelliğine sahipmiş. İçeride en uzun süre durabilen insan 45 dakika dayanabilmiş. Çünkü o kadar net bir sessizlikte insanlar kendi akciğerlerinin, midesinin, kalbinin sesini duymaya ve halüsinasyon görmeye başlıyormuş. Denemek isterdim.

Arabanın uzaktan kumandası, araba ile aranızdaki mesafeden dolayı çalışmıyorsa beynimizi kullanmamış gerekiyormuş. Bu videoda anlatıldığı ve deneyi yapıldığı üzere, kumandadan çıkan elektromanyetik dalgalar, yüksek miktarda su içeren beynimize çarptığında daha uzağa ve daha kapsamlı bir şekilde yayılabiliyormuş. Hatta bu iş su dolu bir bidonla yapıldığında, menzil daha da genişleyebiliyormuş. İlk fırsatta deneyeceğim.

Nokia’nın efsane melodisi olan Nokia Tune, 1902 yılında İspanyol müzisyen Francisco Tárrega tarafından bestelenmiş Grande Valse adlı eserin içinde geçen bir melodiymiş. Dinleyince için bir hoş oldu. Şu videoda eserin tamamı var. Parçanın girişinde ve çıkışında o tanıdık melodi kulağınıza çalınacak.

Detay kelimesini çok severim. Söylemesi, yazması bana çok hoş gelir. İlk hecesi çok kararlı ve net, ikinci hecesi bir o kadar net fakat akıcı. Birkaç gün önce “acaba bu kelimenin kökü nedir, nereden gelmiştir” diye düşünürken, İngilizce karşılığının detail olduğunu fark ettim. Sonra haklı mıyım diye internetten kontrol ettim ve evet haklıydım. Bizim detay İngilizce detail’den geliyor. Halbuki ne kadar da Türkçe duruyordu.

Mercimek kelimesinin kökeni “mercek” kelimesi ile bir yerlerde kesişiyormuş. Farsça’da mercimek kelimesi marcumak iken, gözbebeği ya da lens anlamına gelen kelime ise mardumak imiş. Tüm bunların açıklaması ise mercimek bitkisinin merceğe (lense) benziyor olmasıymış. Etimoloji çok güzel, gelsenize!

Bu yazıyı paylaşmak istersin diye buraya renkli düğmeler koydum
blank
Blog Yazarı
Sezer İltekin
Bu konuyla ilgili bir fikriniz var mı?

10 Yorum
  • Sen bu kadar bilgiyi nereden öğreniyorsun Abi? :D Şu ses olayını facebook’ta bende gördüm ve acaip merak ettim açıkçası :)

    Dipnot: Allah sağlıklı, hayırlı bir evlat nasip etsin inşallah. :)

  • Yankısız oda da bende kalmak isterdi. Dayının yapmış olduğu elektro manyetik testte güzelmiş.
    Detay sözcüğünün kökeninin İngilizce olması açıkçası beni çok şaşırttı.

  • Gerçekten genel kültür açısından mükemmel bilgiler içeriyor. Ben çoğu zaman sorgulama yeteneğimin kurbanı olan bir insanım. Herhangi bir şeyi sorguladığım zaman devamıda geliyor bu sefer yaptığım işe adapte olamıyorum. Bitmek bilmeyen video izleme yada dizi izleme merakı gibi birşey. Blogunuza değer kattığınız önemli bir kategori başlığı diyebilirim. Devamını diliyorum. Bu arada Rabbim hayırlı evlatlar nasip etsin hayırlı olsun.

  • En çok ilgimi uyandıran yankısız olda idi. Daha önceden bildiğim bu olay çok tuhafıma gidiyor ve hâlâ anlamıyorum. İnsan neden sessiz bir ortamda halisilasyon görmeye başlar ki ? Banamı tuhaf geliyor yoksa gerçekten mi tuhaf bilmemekle beraber yeni yazılarınızı dört gözle bekliyorum