Eğitim sistemi sürekli değişiyor, yıllardır bu deneme yanılma döneminin içinden çıkamadık. Deneme yanılma, kişisel gelişim söz konusu olduğunda verimli bir yöntem olsa da toplumu ilgilendiren bir karar verileceği zaman -üzerinde deneme yapılacak nesne insan olduğu için- pek sağlıklı sonuç vermiyor. “Eğitim öğretim dönemi” okul çağındaki bir çocuk için geri alınamayacak bir zaman aralığını ifade ediyor. Bir sınıfı geçebilirsiniz, çok istisnai durumlarda sınıfta da kalabilirsiniz fakat bir önceki sınıfı kendi isteğinizle tekrar okuyamazsınız. O dönem, müfredat size neyi verdiyse, size denk gelen öğretmenin işine olan saygısı ve öğretme kabiliyeti ne orandaysa, sınıfınızda ne kadar az öğrenci, ne kadar çok eğitim materyali varsa o kadar eğitilir ve öğrenirsiniz. Bir gün okul biter ve bu süreç içinde ne kapabildiyseniz o noktadan ötesine geçmeniz artık çok zordur.
Peki okul bizi hayata gerçekten hazırlıyor mu? Sizce bugün okullarda eğitim gören milyonlarca öğrenci ülkemizin geleceği adına güvenebileceğimiz insanlara dönüşecek mi? Bugün yaya geçidinde yayaya yol vermemek için gaza daha çok basan maganda sizce 20 yıl sonra yerini başka bir magandaya mı bırakacak yoksa bugünkü magandalıkları garipseyecek medeni insanlar mı yaşayacak bu topraklarda?
Değişim zordur ama imkansız değil. Bu yüzden, bu değişime pasif de olsa bir katkım olsun istedim. Elimden gelen sadece düşünmek ve yazmak ama kim bilir, belki elinden daha fazlası gelen birilerine ilham olur bu yazı. Yazacağım konuların bazıları şu anki müfredatta bulunuyor olabilir, güncel müfredat konusuna hakim değilim. Bu yüzden bu yazıyı okuyan herkes düşüncelerini yorum kısmından bana iletebilir ve gerekirse yazıda güncelleme yapabilirim. Bana göre bir çocuğu hayata hazırlarken verilmesi gereken dersler şöyle:
Sebep Sonuç İlişkisi
Her insan, yaşadığımız dünyada gerçekleşen her olayın bir sebebe dayandığı gerçeğini özümsemelidir. Bunun çocukluk döneminde verilmesi gereken bir eğitim olduğunu düşünüyorum. Ortaya çıkan sonuçların, bizimle ilgili veya değil mutlaka bir sebeple ilgili olduğunu bilen bir çocuk çok boyutlu düşünebilme yetisini kazanabilir. Aksi halde sebeplere değil sonuçlara odaklanan bir insana dönüşecektir. Sebep sonuç ilişkisini özümsemek bir süre sonra merak duygusunu ortaya çıkartacak ve insanlar ortaya çıkan problemlerin üstünü örtmek yerine problemin var olma sebebini ortadan kaldırmayı öğrenecektir.
Konuşma ve Tartışma
Tartışma kelimesi size de “kavga etmeyi” çağrıştırmıyor mu? İnsanımız tarafından haklı çıkmak neden namus meselesi olarak görülüyor? Neden herkes sadece konuşuyor fakat kimse kimseyi dinlemiyor? Çünkü tartışma kültürümüz yok. Sözlerimizi değil de fikirlerimizi savaştırabileceğimizi ve bu savaşta kaybetmenin de kazanmak anlamına geldiğini kimse öğretmedi bizlere. Fikirlerimizin sabit olması “karakter, duruş” olarak tanımlanıyor fakat bu bana göre son derece yanlış. Bir insan, üzerine bir fikri olduğu herhangi bir konu ile ilgili elde ettiği güncel veri ve gözlemleriyle fikrini değiştirebilir. Hatta değiştirmelidir de. Bu da eğitimle olur. Konuşmanın ve tartışmanın bizi geliştireceği fikrini yeni nesle aşılamalı ve medenice tartışmayı sosyal hayatın doğal bir parçası haline getirmeliyiz.
Para ve Ekonomi (Finansal Okuryazarlık)
Bu başlık altında öncelikle “paranın” ne olduğu öğretilmelidir. Sokağa çıkıp rastgele yüz kişiye sorsam, birkaç kişi hariç hiçkimsenin paranın tanımını doğru yapabileceğini sanmıyorum. Döviz kuru hakkında yorum yaparken “Biz Amerika’da yaşamıyoruz bize ne dolardan” diyen adam bu dersin verilmesi için yeterli bir sebeptir. Her çocuğa temel düzeyde finansal okuryazarlık dersi, sebep sonuç ilişkisi ile beraber verildiğinde bu çarkın nasıl döndüğünün farkında olan, tercihlerinin ve emeğinin değerini bilen nesiller yetişecektir. Faiz nedir? Banka nedir? Vergi nedir ve ne için verilir? Altın denilen taş parçasını değerli yapan nedir? Her birey bunları net olarak bilmelidir.
Tarım ve Hayvancılık
Bizim zamanımızda tarım dersi vardı aslında. İlkokulumuzun arkasında ufak bir bahçe vardı. Orada bir şeyler ekip dikiyorduk. Bu başlık altında çocuklar inek sağsın, tarla çapalasın demiyorum. Manava gidip poşetlere doldurduğumuz o meyve ve sebzeler nasıl, hangi şartlarda yetişiyor bilmeliler. Onsuz yapamayacağımız ama beton bloklar yüzünden pek fazla göremediğimiz toprakla tanışmalılar. Teknolojinin gelişmiş olması hala birilerinin toprağa emek verdiği gerçeğini değiştirmiyor. Tek bir domatesin nasıl yetiştiğini, ne kadar değerli olduğunu her çocuk bilmeli ve hissetmeli. Toprağın yapısını, güneşin bu iş için anlamını, tarımın ve hayvancılığın devamlılığının nasıl sağlanacağını onlara öğretmeliyiz.
Ahlak ve Görgü Kuralları
Ahlak konusu aslında okul başlamadan çok daha önce öğretilmesi gereken bir konu. Ben 4 yaşındaki oğluma evde yaptığı herhangi kötü bir eylemin (bir eşyayı kırmak, izinsiz abur cubur yemek vb.) yalan söylemekten daha kötü bir sonucu olamayacağını, birinin parasını veya malını izinsiz almanın kabul edilemez olduğunu, bir canlıya (böcek dahi olsa) zarar vermeye ve büyüklerine saygısızlık yapma hakkının olmadığını büyük bir ciddiyetle ve tekrar tekrar anlatıyorum. Aile içindeki eğitimin üzerine görgü kuralları da bir standarta bağlanıp okullarda anlatılırsa, kusursuz uygulanmasa bile az-çok görgü kurallarını bilen bir toplum haline gelebileceğimizi düşünüyorum.
Temel Trafik Kuralları
İlk kural: Araç kullanırken yaya geçidinde durulur! Durmayan ahlaksızdır! Bunu aynen böyle büyük kağıtlara yazıp sınıfın her yerine asacaksın. Trafik kurallarına uymanın para cezası yememek için bir tedbir olmadığını, insan olmanın, toplum olmanın bir gerekliliği olduğunu çocukların beynine adeta kazıyacaksın. Yaya geçicinde durmak sadece bir örnek. Toplum içinde yaşamak isteyen her birey, trafik kurallarını özümsemeli.
Bu arada dinlemek isterseniz bu konuyla ilgili olarak, Alfa mahlasıyla yer aldığım Potansiyel Podcast kanalında Trafik Kurallarına Uymamakta Neden Bu Kadar Israrcıyız? adlı bir bölüm var.
Temel Hukuk Bilgisi
Hukuk, insanımızın, hakkında hiçbir fikri olmadığı halde hayatını çokça etkileyen bir alan. İnsanlar en basit hukuki taleplerini bile avukat tutmadan yapamayacaklarını düşünüyor. İnsanlar haklarını bilmiyor. İnsanlar çevresinden duyduğu bazı konuları dayanağından bağımsız olarak çat-pat biliyor. Oysa her insanın temel haklarını bilmesi ve hukuki bir konuda kendisini temel düzeyde ifade edebilmesi gerekir. Bu da gençlere “hukuk” diye bir kavramın var olduğunun öğretilmesi ile mümkün olabilir.
Beslenme ve Besin Hazırlama
Ay ben yumurta kırmayı bile beceremem diyorsanız bu ders tam size göre. Bir insanın en temel ihtiyacı yemek yemek iken bu ihtiyacını gerektiğinde kendi başına giderebilmesi çok normal değil mi? Her birey mutfağa girmeli, nasıl yemek yapıldığını görmeli ve tecrübe etmelidir. Bu konuda cinsiyet ayrımı da yapılmamalıdır. Ayrıca insanımızın sadece diyetisyene giderek öğrenebileceğini sandığı besin değerleri, vücudun ihtiyaç duyduğu enerjinin neyle ve nasıl karşılanabileceği, hangi besinlerin insan vücudunda nelere sebep olduğu öğrencilere detaylı olarak, örneklendirmeler eşliğinde anlatılmalıdır.
Temel Astronomi
Her zaman şaşırmışımdır; insanlar nasıl olur da içinde yaşadıkları evreni merak etmez? Sizce de insanlar sonu olup olmadığını bilmediğimiz ve sürekli genişleyen evrende savrulup giden minicik bir gezegenin üzerinde değilmişiz gibi umarsızca yaşamıyor mu? En azından içinde yaşadığımız galaksideki en önemli gök cisimlerini ve bir parçası olduğumuz güneş sisteminin nasıl işlediğini çocuklarımıza öğretmek onların ufuklarını genişletmez mi? Astronomi, insanın düşünme şeklini değiştirebilen bir bilim bana göre ve arayanlar için Tanrı’nın en kolay bulunabileceği yer.
Makine ve Alet Kullanımı
Hayatımızı kolaylaştıran makinelerin ve el aletlerinin nasıl çalıştığını bana göre her insan temel düzeyde bilmeli. Elektronik veya mekanik, her makine veya alet belli bir mantık çerçevesinde çalışır. Çamaşır makinesini kullanmayı bilen biri aynı mantıkla bulaşık makinesini de kullanabilir. Ütünün üzerindeki kumaş ayarının neyi değiştirdiği, düdüklü tencerenin diğer tencerelerden ne farkı olduğu, bir arabanın motorunun nasıl çalıştığı gibi bilgiler insana bu saydığım alet ve makineleri kullanmayı öğretmekle kalmaz, bunların dışında ilk defa karşılaşacağı benzer nesnelere de öz güvenli yaklaşmasını sağlar. İnsanımızda sıklıkla görülen “ben o işlerden hiç anlamam ki” sendromuna da çözüm olur.
Temel Elektrik ve Elektronik
Elektrik, hayatımızın her alanında yer alan hatta bu yazıyı okuma sebebiniz olan bir enerji türü. Sıradan bir insan için önemli olmadığını düşünebilirsiniz fakat hayatımızın içine bu kadar girmiş bir konuda iki kelime edebilecek kadar bilgi birikimine sahip olmak önemli değil mi? Bir elektrik sigortasının ne işe yaradığı, ona neden ihtiyaç duyulduğu, bir beyaz eşyanın birim zamanda ne kadar elektrik tüketeceği, bir termostatın nasıl çalıştığı, adaptörlere ihtiyaç duyulmasının sebebi, bataryaların nasıl olup da enerjiyi depolayabildiği gibi bilgiler gelecek nesillerin daha yaratıcı ve daha akıllı olmasının önünü açacaktır.
Geri Dönüşüm ve Tasarruf
Sonu yokmuş gibi kullandığımız ve deli gibi tükettiğimiz her kaynağın bir sınırı var. Bu kaynakların insanlık tarihi boyunca bizim payımıza düşen kısmının ne kadar olduğunu bilemiyoruz. Bu durumda, örneğin camdan imal edilmiş bir şişenin umarsızca çöpe atılması ne kadar doğru? Peki bu tür geri dönüşüme katılabilecek materyalleri ayrıştırmak çok zor bir eylem mi? Eğitimini almadıysanız ve sizden önceki nesilden böyle görmediyseniz evet, çok zor. Mesela bizim nesil için. Devletin insanları bir şeyleri yapmaya zorlamasını çok doğru bulmasam da bu konuda sıkı bir eğitim ve denetim gerekiyor.
Yakın zamanda Finlandiya ile ilgili kaynağını şu anda hatırlamadığım bir yazı okudum. Orada insanlar neredeyse her şeyi ikinci el satın alıyorlarmış. Yenisini 2 Euro’ya alabilecekken ikinci el terliği 1 Euro’ya almak Finlandiya’da çok sıradan bir davranış onlara göre. Bu insanlar eşyaların sadece kullanmak için var olduğunu ve kullanılmayacak duruma gelmemiş bir eşyanın çöpe atılmaması gerektiğini düşünüyorlar. Bir eşyaya sahip olduklarında statü atlayacaklarını sanmıyorlar. Onun yerine “neden gereksiz yere para harcayayım ki?” mantığı hakim. Paraları olmadığı için değil. Avrupa’da arabanın bu kadar ucuz, bizim ülkemizde çılgınca pahalı olması da aynı sebebe bağlı. Tasarrufa inanmıyoruz.
Temel Algoritma ve Kodlama
Klişe gibi duruyor ama değil. Geleceğin çocukları mutlaka algoritma biliyor ve kod yazıyor olacak. Kod yazmak, bir bilgisayarla iletişim kurabilmektir, algoritma ise bu iletişim için gereken mantıksal yolların tümüdür. Bilgisayarlar ve internet hayatımıza bu denli girmişken gelecekte bu teknolojiyle daha yakın bir ilişki kurmamak imkansız hale gelecek. Daha düne kadar televizyon kumandasından kanal değiştirmeyi bilmeyen ama bugün Instagram hesabından hikaye paylaşan yaşlı insanları düşünün. Değişime ayak uydurmak zor ama sosyal insan için zorunludur.
İnsan Fizyolojisi ve İlkyardım
İnsanların yaşadıkları evreni merak etmiyor olmasına şaşırdığımı söylemiştim. Aynı şey vücudumuz için de geçerli. Her insan vücudunun, içinde taşıdığı organların işlevini net bir şekilde bilmelidir. Aynı zamanda acil bir durumda herkes temel ilkyardım yöntemlerini kullanabilecek düzeyde bilgi sahibi olmalıdır. Aksi halde acil bir hastayı acil servise götürene kadar yaşanan ölümlerin önüne geçmek mümkün olmaz.
Temel Duygu Durum Analizi
Çocuklara temel psikolojik terimlerle beraber hayatta içinde bulunabilecekleri her türlü durumda en doğru kararı vermelerine yardımcı olmak için temel duygu durum analizi eğitimi verilmelidir. İnsanlar içinde bulunabilecekleri duygusal durumların neler olduğunu bilirlerse kendileriyle ilgili farkındalıkları artacak ve olası duygusal problemlerini daha kolay çözebileceklerdir.
Bunların dışında okullarda okutulması gerektiğini düşündüğünüz başka bir ders veya eklemek istediğiniz önemli noktalar varsa yorum kısmından bizimle paylaşabilirsiniz. Bu yazıyı beğendiyseniz, sevdiklerinizle paylaşabilir ve gelecek yazılardan anında haberdar olmak için abonelik formunu kullanarak yazılarıma abone olabilirsiniz. Sevgi ve saygılar.
Sezer abi şu görüşüne katılmıyorum dediğim bir şey yok, çok beğendim yazıyı eline emeğine sağlık. ama şunu söylemeden geçemem; bu eğitimleri verecek bilinçli öğretmen sayısı nedir? Acaba gerçekten formasyon vb. adı altında iyi bir nesil yetiştirmeyi mi hedefliyorlar ? Dolmuşum galiba bu konuda. 🙂
Her meslek gibi öğretmenlik de birçok insanın banka hesabına düzenli olarak maaş yatması için asgari gereklilikleri yerine getirerek yaptığı bir iş. Durum böyle olduğundan, bahsettiğin kaygıların yersiz olmadığı açık. Bu ve bunun gibi aksaklıkları hesaba katacak olursak okutulacak dersleri tartışamayız bile. Zaten yazımın ilk paragrafında da “…size denk gelen öğretmenin işine olan saygısı ve öğretme kabiliyeti ne orandaysa… diye bir cümle kurmuştum.
Ellerinize sağlık. Ögrencilerin hukuk konusunda alacağı cok ders var.
Temel algoritma ve kodlamanın her öğrenciye sunulması ancak yeteneği olan öğrencilere derinlemesine eğitimin verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Her konuda böyle yapılması gerekir diye düşünüyorum. Çocuğun yeteneğini keşfetmek için de hepsinden azar azar verilmesi gerekiyor.
Abi hukuk kavramının içine ceza hukuku eklenmeli. Bir fiili yapmanın cezai karşılığı eğitim çağlarında verilirse eğer, yetişecek olan nesil bu bilincin farkındalığı ile gelişim gösterebilecektir.Bu da suç istatistiklerini aşağıya çekerek fayda sağlayacağı kanaatindeyim.
Çok doğru Suat. İnsanların büyük çoğunluğu birine hakaret etmenin 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası gerektirdiğini bilmiyordur eminim. Sen-ben bunu bildiğimiz için hep içimize atıyoruz mesela :) Cehalet mutluluktur demişler, ta ki hakim karşısına çıkana kadar.
Ögrenciler icin guzel bir paylasim olmus
Okulda okutulması gereken ilk ders Atatürk ilke inkilap düşünceleri görüş açısı kısaca hayatı baştan sona okutulması gerekir.Daha sonra robotik programlama daha sonra tarım ve hayvancılık hatta ilkokuldan sonra mesela mantar yetiştiriciliğine başlanmalı.
Gerçekten çok faydalı bir konu olmuş.Eğitimin kalitesinin artırılması için kesinlikle gerekli dersler.
çok güzel paylaşım olmuş çok teşekkürler yol gösterici oldu
Merhabalar yazılarınız dikkatimi çekti ve olduça güzel yazılar yazmışssınız tebrik ederim ve başarılarınızın devamını dilerim:)
Çok güzel bir yazı olmuş İlker. Özellikle Ekonomik Okur Yazarlık benim eksikliğini çektiğim bir durum. Son zamanlarda kendimi geliştirmek için vakit harcıyorum. Ancak keşke öncesinden bir ön bilgilenme yaşasaydım.
Kusura bakma Sezer, karantina döneminde çok blog okumaya başladım, hatlar karıştı :)
Estağfurullah, soyadımın yaptığı çağrışımla bana İlker diyen çok oluyor :)
Ekonomik okuryazarlık ve tasarruf kültürü çok önemli. Maaşında icra olan, geliri ne kadar olursa olsun ”geçinemeyen” o kadar çok birey var ki… Tamam, döviz kuru kaynaklı maliyet sorunu hepimizi etkiliyor ama ülkemizin en büyük sorunu maaştan maaşa (pay check to pay check diyorlar ABD’de) yaşayan insanlar.
Şahsen Satranç dersleri okullarda bence kesinlikle verilmeleri mantık-taktik zaman kavramlarını çok iyi anlatan bir oyun tabi ki işin üstatları tarafından verilmeli ders
özellikle ilkyardım ve hukuk konusunda görüşlerinize birebir katılıyorum, bilişimin gelişmesi yönünden de kodlama eğitiminin önemi çok büyük.
Eğitim çok önemli gerçekten, ben bir işletme sahibi olarak bir konuda yakınmamı dile getireceğim. Ben çadır sektöründe faaliyet gösteren bir firmanın sahibiyim. Fakat yeterli miktarda çadır ve branda konularında teknik eleman bulmakta zorlanıyorum. Gerek çizimci gerek montaj elemanı olsun. Bu alanda bir eğitim bölümünün açılması bende iyi olacaktır.
Ekonomi konusunda bırak yeni nesili yetişkinlerin bile ciddi eksiklikleri var. Öncelikle tasarruf konusunun üzerinde durmamız gerekiyor millet olarak. Nedeni gerçekten duygusal harcamaların yıllardır toplumun ekonomik dengelerini alt üst etmesi. Hele yeni evlenen vatandaşın halini hiç yorumlamak bile istemiyorum. Bu konuda Finlandiya bu konuda güzel bir örnek. Toplumda ikinci ele karşı genel bir olumsuz algı var nedenini pek anlamış değilim. Nadir elektronik eşyalar hariç herşeyi ikinci el almak minimum %50 tasarruf sağlıyor aile ekonomisine. Burada Ahlak, ekonomi ve geri dönüşüm konusunda sağlıklı bir bilinç uyandırabilirsek meraklı her bireyin diğer tavsiyelere sahip olacağı kanaatindeyim. Evindeki prizi değiştiremeyen elektrikçi çağıran insanlar var çevremde :) Yani genel olarak eğitim döneminde bunların hepsine değinmesi gerekiyor sistemimizin ama öncelik kesinlikle, insan davranışları, ekonomi ve geri dönüşüm üzerine olmalı. Arkasından insanların çöplerini toplayıp bırak çöp konteynırını iki adımda bir varolan elektrik direklerinde ki çöp kutularına atma bilinci bile olmamasından sıkılmış vatandaşlardanız. Bu durumu eminim herkes yaşamıştır. Mühim olan bu alanlarda oluşturulacak bilinçtir.
çok faydalı bi makale hazırlamışsınız, teşekkür ediyorum.
Yazı çok mantıklı ve güzel bence düşünce süper..
çok güzel bir site düzenli olarak takip ediceğim
Geçenlerde bir yerde denk geldi 17 yılda 15 kez eğitim sistemi değişmiş. Sanırım daha fazla bir şey konuşmaya gerek yok.
Bence yanlış bir algı , iktidara çamur atmak için çarpıtılıyor .
Bence sistem hiç değişmedi , yıllardır aynı değişen sadece sınav isimleri ben 2005 de oss ye girmiştim , 2018 de yks ye girdim aynı şeyler . Su anda da tekrar oss olmuş adı galiba sınavın , yani konuşulacak çok sey var ama bu muhalefet olduğu sürece sadece yıkıcı eleştiri olur . Onuda hakkıyla yapamıyorlar , doğal olarakda hükümet değişim için zorlanmıyor sadece günü kurtamaya çalışıyor
Temel trafik dersinin içinde bisikletli ulaşım gibi konulara da değinilmeli.
Yazınıza katılıyorum.