Sosyal medya fikir süpürgesi mi?

Dünya üzerinde ve ülkemizde hızla gelişen internet kültürüyle birlikte sosyal medya servisleri de çeşitliliğini arttırdı. Her şey birkaç yıl önce gazete haberleriyle yurdum insanına tanıtılan ve o zamanlar İngilizce yayın yapan Facebook ile başladı. Hepimiz bir şekilde, bir sebeple Facebook üyesi olduk. Bana göre Facebook’un bugün bu kadar popüler olmasının sebebi kendisinden önceki servislerin aksine üyelerini rumuzlarıyla değil gerçek kimlikleriyle kabul ederek bağlayıcılık sağlaması. Bu konuya başka bir yazıda değineceğim.

Facebook’un bu dev yükselişine tanık olan girişimciler, kocaman pastayı bir kişinin yemesine izin veremeyiz deyip kolları sıvadılar. 140 Karaktere izin veren ve neden bu kadar popüler olduğunu asla anlayamayacağım Twitter, biraz daha fazlasına izin veren ama yalnızca belli bir kesimin kullandığı ve büyük çoğunluğunun “biz acayip modern insanlarız yeaa” triplerine girdiği Friendfeed, ne idüğü belirsiz olan Badoo gibi servisler ortaya çıktı. Bu arada Google, birinin adı Buzz olan, diğerinin adını şu anda hatırlayamadığım iki başarısız projeye imza attı. Sözlüklere ve soru-cevap servislerine (Formspring, Quizy.me gibi) hiç girmiyorum bile.
Tüm  bunlar insanları birkaç paragraf yerine bir kaç satır yazmaya alıştırdı. Birçok blog, yazarları tarafından çeşitli bahanelerle kapatıldı. İnternet üzerinden ego mastürbasyonu yapmak, yazdığı tweetlerle ilgi ve takipçi toplamak, entel ayağına yatarak kız düşürmek herkese daha cazip geldi. Tespit yapmak –şu an yaptığım gibi– neredeyse imanın 7. şartı haline geldi. Gelin görün ki, bu servislerde girilen mesajların ömrü iki günü geçmiyor. Fikirler, tespitler, projeler hatta espriler bu servislerde kıyma makinesine girmiş et gibi çekilip köftelik bir şekil alıyor. Bu yüzden sosyal medyayı bir fikir süpürgesine benzetiyorum.
Ben bu günden sonra bu duruma karşı bir savaş açıyorum diyeceğim sandıysanız yok öyle bir şey. Kim ne yaparsa yapsın bana göre mark zuckerberg. Ben kendime bakarım. Uzun zamandır popüler sözlük sitelerinden birinde takılmaktan yazı yazamaz oldum. Aklıma gelen fikirler, espriler, yazdığımın ertesi günü bile hatırlayamadığım bir entry ile birlikte tarihe karışıp gidiyor. O yüzden blogumdaki bu yazıyla bir önceki arasında 50 gün var. Neyse ki beni unutmayan, yazdıklarımı okuyan takipçilerim hâlâ buralardalar.

Sevgilerle …
Bu yazıyı paylaşmak istersin diye buraya renkli düğmeler koydum
blank
Blog Yazarı
Sezer İltekin
Bu konuyla ilgili bir fikriniz var mı?

9 Yorum
  • Facebook’a rakip çıksa bile kimse hesabını kapatıp dur ben bu sitede takılayım demez çünkü neredeyse herkesin acayip bir düzeni var burada, evini bırakıp başka bir yere taşınmak gibi… Acaba Facebook yokken napıyorduk diye düşünüyorum bazen, msnde mi takılıyorduk ki :)

  • Zamanında Msn moda olmuştu, sonra Facebook çıktı ki sağlam çıktı. Facebook’u devirecek şey ne olacak onu merak ediyorum aslında.
    Google Plus olabilir gibime gelmiyor.

  • Sevgili Sezer; her zamanki gibi bitmesin istenen bir karikatür dergisi tadı vardı. Bırak entryleri ya sen blog adamısın. Dön geri artık:)

    Hadi facebook’tan önce msn vardı da msn’den önce ne yapıyorduk peki :) Ben taso falan oynuyordum şahsen ya da saklambaç falan :D

  • Fani olanlardan cıktıktan sonra baki kalan google’da dolasırken tesaduf okudum yazınızı..
    Güzel bir yazı..
    Ben bu zamana kadar helan anlamış değilim
    sosyallik adına, sosyalleşemediklerimiz sitelerini.
    Kaleminiz daim olsun..
    Sevgiler..