Yeteneksiz Miyiz Türkiye?

Yetenek, her insanda bulunmayan bir özelliğin az sayıda kişiye ait olmasıdır. Örneğin, dans etmek bir yetenek değilken, çok iyi dans etmek bir yetenektir. Bisiklete binmek bir yetenek sayılmaz fakat bisikletle havada takla atmak gerçekten yetenek gerektirir.

Yetenekli insanlara karşı her zaman hayranlık duymuşumdur. Burun delikleriyle iki ayrı flütü aynı anda ve farklı notalarla çalan adam, çapraz yerleştirilmiş birkaç silindir üzerinde ve birkaç metre yükseklikte dengede duran akrobat, aynı anda hem piyano, hem keman hem de yan flüt çalan kız, henüz birkaç yıl önce doğmasına rağmen bateri çalan küçük çocuk ve daha onlarcası…

Bu tür insanları ulusal bir televizyon kanalında bir yarışma içerisinde toplamak gerçekten güzel bir fikir. Böyle programların insanlara seyir zevki sunması, onlara normalde göremeyecekleri kadar yetenekli insanı bir arada göstermesi ve yetenek sahiplerine kendilerini bu kadar geniş bir kitleye gösterebilme fırsatı verilmesi harika bir şey. Tabi bu teoride böyle.

Bilirsiniz, işletmelerde asıl amaç kâr etmektir. Özel televizyon kanalları da bir çeşit işletme olduğundan, televizyon programları bu temel amaca hizmet ederler. Bir bilgi yarışmasını ele alalım. Yarışma başına ortalama 100 bin lira ödül dağıtan bir kanal, söz konusu yarışma programının gösteriminden 100 bin liradan daha fazla gelir elde etmek zorundadır. Bu çıkarımı yapmak için televizyonculuk ile ilgili bilgi sahibi olmanız gerekmiyor. Reyting artık herkes tarafından anlamlandırılabilen bir kavram haline geldi. İngilizce “rate” fiilinden dilimize geçen ve “derecelendirme” anlamına gelen bu kavramın dilimize geçmiş halinin bilinen en yaygın tanımı şu olsa gerek: “Televizyon kanallarının izlenme oranı.”

Yeniden yetenek yarışması programlarına dönüp konuyu toparlamak istiyorum. Söz konusu programların yapımcıları, bağlı oldukları ve temel amacı kâr etmek olan işletmelerinin/kanallarının, bu amaçlarına ulaşmalarını sağlamak adına -daha anlaşılır bir deyişle; reyting almak uğruna- her yolu mübah olarak görmeli midir? Bu yollardan biri, bir insanın gururu olsa dâhi? Ben bugün söz konusu yetenek programına katılmak istesem ve yeteneğimin de öküz taklidi yapmak olduğunu beyan etsem, sizce milyonlarca insanın izlediği bir programa çıkıp öküz taklidi yapabilir miyim? İlk bakışta imkansız gibi görünüyor diyebilirsiniz. Çünkü birçoğunuzun bildiği gibi başvuru ve ön eleme aşamaları var. Peki şimdi sormak isterim; öküz taklidi yapan adam bu programa daha önce çıkabildiğine göre bu aşamaların amacı nedir? Öküz taklidi yapabiliyor olma “yeteneği” bu yarışmaya katılabilmeniz için yeterliyse, elenen insanlar kimler ve bu adamlar elenmek için ne yapıyor?

yetenek

Konuya biraz daha pozitif yaklaşalım. Diyelim ki adam öküz taklidi dahi yapmak istese kendisine bu fırsat veriliyor, ayrımcılık yapılmayarak şansını denemesi sağlanıyor. O halde neden çoğu zaman, içlerinden biri aynı zamanda söz konusu programın yapımcısı olan jüri tarafından milyonların gözü önünde küçük düşürülerek “sen buraya neden geldin” şeklinde bir tepkiyle programdan âdeta kovuluyor? Programdan bir anlamda kovulan adam daha önce aynı organizasyon tarafından hangi kıstaslara göre yarışmaya dahil ediliyor?

Burada iyi niyet olduğunu düşünmüyorum. Çok fazla televizyon seyreden biri değilim fakat sade vatandaş olarak bende oluşan algı söz konusu yarışmanın kendisini toplum önünde rezil edebilecek derecede bilinçsiz ve saf insanların “televizyona çıkma arzularını” suistimal edip bu insanların “saflığından” reyting elde etmek istediği şeklinde. Peki ekran başında birkaç yüz bin insan gülüp, sahneye çıkardığınız adama “geri zekalı” yaftası yapıştırarak eğlenecek diye, bir insanın uzun bir süre ve belki ömür boyu sosyal çevresi tarafından sürekli aşağılanacak, dalga geçilecek olması sizce de ortada bir kötü niyet olduğunu göstermiyor mu?

Bahsettiğim olumsuz durumun son örneklerinden birini buraya tıklayarak izleyebilirsiniz.

Bu yazıyı paylaşmak istersin diye buraya renkli düğmeler koydum
blank
Blog Yazarı
Sezer İltekin
Bu konuyla ilgili bir fikriniz var mı?

16 Yorum
  • Tam isabet olmuş abi :)
    Kendi içinde kendiyle çelişen,insanların üzerinden prim yapmayı en iyi şekilde başaran program türleri…

  • Yerinde bir eleştiri yazısı olmuş. Teşekkürler. Bu programlarda küçük yaşta çocuklar dahi gururlari ezilecek şekilde herkesin gözü önünde kullanılabiliyor.

  • çok güzel bir tespit bir o kadar güzel yazı :)
    Ama millet olarak insanlarala dalga geçmekten ve insanların medeni cesaretlerine umursamazca gülmekten çok zevk alıyoruz maalesef :(

  • Yazınız da tespitleriniz de iyi ve okurken keyif alıyorum.Ancak bence suç programı yapan kişilerde değil.Yani hayvan taklidi yapacak olan kişi bunu hiç mi düşünmüyor.Kendini rezil edebileceğini düşünemiyor mu.Kimse zorla götürmemiştir ki onu programa.Evet program yapımcılarının amacı belli ama o sesi çıkaran adam neden kendini MALZEME haline getiriyor.Eğer bunun ayrımına varamıyorsa zaten etraftakilerin de onunla dalga geçmesini umursamayacaktır.Lafın özü kendisini bu duruma sokan insanlara çok çok kızıyorum.Evet eğitim alamamış olabilir ancak insanlık eğitim ile olmuyor zaten.

  • Bilmem fark ettiniz mi.. bu sene, bahsettiğiniz olay geçen senelere oranla daha da arttı. Ülkede yetenekli insan mi bitti yoksa insanları iyice kandırabilme “yeteneğine” mi kavuştular bilemeyiz.

  • Nurçin ülkede yetenekli varda.Acun sırf para ve ün için böyle şeyler yapıyor.Baksana adam iki tv satın aldı bu para ve ünü böyle işlerde getiriyor.

  • panpa ne gariptir ki YETENEKSİZsiniz TÜRKİYE yarışmasının finalisti bir KÖPEKtir… katılanlara elenenlere veya bilmem kaç tur gelipte kaybedenlere küfür etseler di daha iyiydi.. mACUN’un yurtdışından kopyalayıp yapıştırdığı çakma programları izlemem ve etrafıma da izlettirmem

  • Bide benim blogumdaki hakkımdaya bakıp yorumlarını sunarsan sevinirim cok begeniyorum blogunu emegine saglik cigdemkabugu.blogspot.com

  • Kendilerini bişey zanneden insanlar,izleme tahammül bile edemiyorum bu tip şeyleri.Yaptıklarından dolayı çokmu mutlular acaba kendilerine bakmıyorlarmı..